DENİZ GÜRE EMEK BLOG

İş Odaklı Koç, Mimar


Yorum bırakın

İletişimde “Yumuşak Güç”

Yumuşak Güç

Her gün, sayısız kere, tanıdık tanımadık, o kadar çok kişi ile iletişim halindeyiz ki; evde eşimizle, çocuğumuzla; sabah evden çıkarken ekmekle gazete dağıtma telaşında olan apartman görevlisiyle, işte çalışma arkadaşlarımızla; otobüste, vapurda hiç tanımadığımız kişilerle…

Peki tüm bu kişilerle iletişim kurarken nasıl bir dil kullanıyoruz?

İletişim kurduğunuz kişilerle; özellikle aynı görüşte olmadığınızda, görüşlerinizi onlarda bir husumet yaratmadan nasıl aktardığınızı düşündünüz mü hiç? Yoksa siz “ben açık sözlüyüm, lafı gevelemeden ne düşünüyorsam aynen söylerim “ diyenlerden misiniz? Olabilir, ona da saygımız var…

Doğru iletişimin; insan ilişkilerini geliştirmede ve güçlendirmede yarattığı pozitif etkiyi fark etmek, karşınızdaki kişiden farklı düşündüğünüz durumlarda bunu nasıl dile getirmeniz gerektiğini bilmek, en önemlisi günlük konuşma diline “politik ve askeri bir deyim” olarak giren “Yumuşak Güç” ‘ün ne olduğu, ne işe yaradığı ve nasıl kullanılacağını öğrenmek, bunun hayatınıza olan faydasını anlamak isterseniz size “Yumuşak Güç” kitabını tavsiye ediyorum.

Kitabın adını gördüğümde, neredeyse birbirine zıt iki kelimenin bir araya gelerek, nasıl etkili bir iletişim aracı haline geldiğini merak ettiğim için kitabı satın almaya karar vermiştim. Kitabın bana göre en güçlü yanı; verilen örneklerle birlikte yediden yetmişe herkesce anlaşılır bir dil ile yazılmış olması. Günlük hayattan örneklerle desteklenmesi de “Yumuşak Güç” kullanımının hiç de zor olmayan ama son derece etkili bir yetkinlik olduğunu bize kanıtlıyor.

Burada yazacağım olay dışında diğer her şeyi kitaptan okuyup öğrenmenizi istiyorum ama bu olayı anlatmadan geçemeyeceğim. Sanırım kitabın adından sonra beni en çok etkileyen de bu olay oldu. Kitapta, adına “bazuka” denen bir tanksavar silahından bahsediliyor. Bu silahın en önemli özelliği yalnızca “sert hedeflere karşı” kullanılabiliyor olması. Yani bu şu demek; “bazukanın mermisi bir tankın gövdesine çarptığında çok yüksek bir sıcaklık oluşuyor ve 10 cm’e kadar çeliği delip geçiyor.” Buraya kadar her şey normal görünüyor ama asıl olay bundan sonra anlatılanlarda gizli. Hedef, çelik tank değil de içi pamuk dolu bir çuval olduğunda, sadece sert hedeflere karşı kullanılan bazuka mermisi yumuşak pamuk çuvalı karşısında sönüyor. “Pamuğa dolanıyor ve patlamadan kalıyor.”

Bu gerçek olayı okuduğumda kendime şu soruyu sordum; bu hayatta çelik tank mı olmak istersin yoksa içi pamuk dolu çuval mı, tercihin ne?

Açıkça belirtmeliyim ki, kitapta  “Yumuşak Güç” kullanımı ile ilgili bir formül yok. Bu konuda başarılı olabilmek için; farkındalık geliştirmek ve kitapta da yazdığı gibi “her şeyden önce istemek ve kararlı olmak” gerekiyor. Kitapta bir de şöyle bir ifade var; “Yumuşak Güç kullanımı, önce bunun yararına inanmayı, sonra da niyet etmeyi gerektiriyor.” Ne kadar doğru değil mi? Aslında hepimizin davranışlarının ve sözlerinin altında bir niyet yatıyor, farkettiniz mi?

Evde, işte, sosyal hayatta, hergün birlikte olduğumuz veya hiç tanımadığımız kişilerle, fikir ayrılıklarımız olsa da anlaşabilmek, farklı görüşümüzü karşımızdakinde husumet yaratmadan aktarabilmek, bu sayede belli bir seviyenin üstünde kaliteli iletişim sağlamak ve bunun sonucunda da kaliteli sürdürülebilir ilişkilere sahip olmak mümkün. Nasıl mı? Elbette “Yumuşak Güç” ile…

Keyifli okumalar…

Not: Yazımda tırnak içindeki kelimeler ve cümleler Çağlar Çabuk’un “Yumuşak Güç” kitabından alıntıdır.


6 Yorum

Bir Performans Engeli: ÖZGÜVEN

özgüven 

Her birey kendi içinde, yaşamında onu kısıtlayan, harekete geçmesini engelleyen, kısacası elde etmek istediği koşullar ve durumlarla ilgili onu sabote eden bir iç ses barındırmaktadır. Bu iç sese Psikolog Euqene Sagan “Patalojik eleştirmen(1)” adını vermiştir. Peki, bu ses hangi durumlarda ve nasıl konuşmaya başlar? Örneğin; ev alacaksındır, o kadar borcun altına girilmez der; yurtdışında bir işe başvurmak istersin, bu İngilizce ile yapamazsın der. Yahut satış müdürü olmak istiyorsundur, senin bu kadar kişiyi yönetebilmen ve istenen ciroyu sağlayabilmen zor der. Yeni bir işe geçmek istiyorsundur, istenen özelliklerinde sende olmadığını söyler yani kısacası boşa uğraşma geçemezsin der.

Gerçek olan şudur ki; hayatta yapılmak istenen tüm değişikler çaba sarf etmeyi gerektirir. Sarf edilecek çabanın, hedefe bağlı olarak, zaman zaman kaygılı bir süreç olması muhtemeldir ve beyin kaygıyı sevmez. Bu yüzden de kişiyi kaygıdan uzak tutmak için içinden bu sesi konuşturur. Böylece kişi yapmayı düşündüğü değişikliklerle ilgili harekete geçmez, harekete geçmediği için beyin de kaygıdan uzak durmuş olur. Sonuçta kişi de elde etmek istediği hedefe/hedeflere ulaşamaz. Bu iç ses kimilerinde kısık sesle kimilerinde ise çok yüksek sesle konuşmaktadır. Koçluk desteği verdiğiniz kişilerde bu sesi dıştan; “yapamam”, “ben bunu başaramam” diye konuşurken duyduğunuzda, bu kişilerde özgüvenin bir “performans engeli”(2) olduğunu düşünebilirsiniz.

Koçluk desteği verdiğimiz kişilerde özgüven engeliyle karşılaşma olasılığımız her zaman vardır. Peki, koçluk seanslarında “performans engellerinden” biri olarak karşımıza çıkan özgüven engeli koçluk sürecinde nasıl ele alınmalı ve bu süreçte koçun sınırları ne olmalıdır?

Kişiye kendisini daha yakından tanımasına olanak sağlayacak SWOT Analizi(*) koçluk süreci içinde kullanılan faydalı bir araçtır. Bu analiz iki açıdan çok önemlidir. Birincisi; kişinin güçlü yanlarını yani kendi “etki alanlarını“(3) fark etmesini sağlar. Kişi bu sayede, sahip olduğu güçlü yönlerini kullanarak başarılı olduğu alanları görür. İkincisi; gelişime açık alanlar olarak ortaya konan yönlerin, tıpkı spor yaparken güçlenen kaslar gibi, üstünde çalışılarak güçlenebileceğinin birey tarafından farkına varılmasını sağlamasıdır. Burada önemli olan; kişinin zayıf yön olarak tanımladığı bu alanların, kendi etki alanı içinde kalıp kalmadığının farkına varmasıdır ki burada koç sorduğu güçlü sorularla kişinin bunu bulmasına yardımcı olur. Kişinin etki ve ilgi alanı içine giren konularla ilgili farkındalığı; kişinin kendi kontrolünde olan alanlara yönelmesine ve etki alanı içinde kalan konularda daha da başarılı olmasına hizmet eder.

Bir diğer çalışma ise koçluk süreci içinde kişinin sahip olduğu kendi öz değerlerini bulmasına yardımcı olmaktır. Bizi kendimize karşı değerli kılan kendi öz değerlerimizi yaşıyor olmamızdır. Sahip olduğumuz bu değerlerle hareket ettiğimizde kendimizi daha başarılı buluruz.  

Koçun tüm bu süreçte sınırlarını bilmesi ve başka bir uzmanlık alanı olan psikolojinin alanına girmeden süreci yönetmesi son derece önemlidir. Aktif dinlemenin koçlukta en önemli yetkinliklerden biri olmasının önemi tam da bu noktada öne çıkmaktadır. Koçluk alan kişinin konuşurken “iletişim kanalları (görsel kanal, işitsel kanal, dokunsal kanal, tatsal kanal, kokusal kanal) arasındaki ahengin bozulması psikolojide akıl hastalığının bir belirtisi olarak yorumlanır”(4). “Yani güler yüzle birine hakaret eden biri veya asık suratla karşısındakine onu sevdiğini söyleyen biri normal değildir”(5). Söylemleri ile davranışları arasında tutarsızlık olduğunu fark ettiğiniz kişiyle koçluk sürecini sonlandırmak ve onu uzman bir psikoloğa yönlendirmek en doğru yaklaşımdır.

Peki, kişinin değerlerini ve bunun yanında kendi etki alanlarını, güçlü yönlerini bulması veya fark etmesi özgüveni yerine getirmede nasıl etkili olmaktadır?

Her iki durum da, kişinin kendisini başarılı hissetmesine hizmet etmektedir. Koçluk süreci içinde, eğer kişide psikolojik olarak çok derinlerde yatan, geçmişten kaynaklı bir özgüven problemi yoksa özgüveni yerine getirmenin en etkili yolu kişiye “başardım” duygusu yaşatacak aksiyon planları almasına koçluk yapmaktır. Alınacak aksiyonların kişinin öz değerleri ile ilişkili, kendi etki alanı içinde diğer bir deyişle kendi kontrolünde olmasına dikkat edilmelidir. Bunların yanında, performans engeli özellikle özgüven olan kişilerle çalışırken ortaya konan hedefin başarısının ölçülebilir nitelikte ve kısa sürede ulaşılabilir olmasına da dikkat edilmelidir. Başarısı ölçülebilen ve ulaşılabilir hedeflerin, özgüvenin yukarı çekilmesinde son derece önemli olduğu unutulmamalıdır. 

Burada koçun en önemli görevlerinden biri de kişinin sahip olduğu güçlü kişisel özelliklerine geri bildirimde bulunmaktır ki bu da kişinin özgüvenini yukarı çekmede son derece önemlidir. 

(*): SWOT Analizi: SWOT kelimesi İngilizce Strengths (güçlü yönler), Weaknesses (zayıf yönler), Opportunities (fırsatlar), Threats (tehditler) kelimelerinin baş harflerinden oluşmuş olup, kişinin güçlü, zayıf yönlerini belirlemede, fırsatlar ve tehditleri saptamada kullanılan bir tekniktir.

Kaynaklar:

(1): Özgüven, Matthew Mckay, Patrick Fanning, Arkadaş Yayınları.

(2):Dale Carnegie Training, İş Odaklı Koçluk ve Mentorluk Programı.

(3):Gerçek Özgürlük, Doğan Cüceloğlu, Remzi Kitapevi, 2015.

(4),(5): İletişim Donanımları, Doğan Cüceloğlu, Remzi Kitapevi, 2015.